1 Ekim 2010 Cuma

Surmanset..

İnsanlar doğarken; adlarını, ailelerini, genetiklerini, isimlerini, cinsiyetlerini, dillerini seçemezler ! Nedense kamburları donanıma dönüştürmek yerine onları sivriltiklerini pek bilemezler. Oysa , işe yaramaz zannedilen çölün, deveye en kutsal armağamıdır o kambur . O kambur olmazsa çölde hayatda kalınır mı ki ?
İşte kamburu donanım yapmak yerine donanımı kamburlaştıranlarda var ahlakı alçaklık olan bazı medyalarda bir başka ülkede olsa da bu dünyada....

Bu kez küçük çocukların resimleri basmamaya özen gösteren gazetelere inat halkın çocuklarından şevhet arayanlar var kapımızda. Belediye otobüsü gazetelerinden biri daha bu aslında durum böyle olunca bende karar verdim bu duruma posta koymaya...işte size sabah sabah bir işbirlikçi hikayesi..

Bir tesadüf eseri bir ahbabımızın yazlığındaki garajda gördüklerim aslında bu hikayenin temeli...
Bir mühim yazarın ve bir başka mühim yazarın iki oğlu bir çorba pişirmişde haberimiz yokmuş meğerse! Elbetteki bu rakip görünen iki kafadar yazarın ortaklığı dayanmakdadır çoook eskilere ...

Kimi kerevizyon hayali ile milleti soymuş, kimide bir spor kulübümüzün reklam avantasında soyunmuşmuş o günlerde..
Allem etmişler kallem etmişler alem etmeden işe girişmişler ailelerinin fettansı destansı kurnazlık destekleri ile .. Sessiz sedasız kısa süreli bir faaliyet ise milyon dolarlık faturalara yetmiş de artmış bile ...
İt iti ısırmaz misali bakın nerelere dayanmış iş ?
Meğerse hayatları elemterefiş kem gözlere şişmiş !

Rüya ya bu, nasılsa gerçek değil , aslı astarı olsa çeğiz sandığından çıkan altınlar OY değil..

O gün mutevazi bahçedeki sempatik garaj kapısı dikkatimi çektiğinde ev sahibine gezip gezemeyeceğimi sormuşdum,

Malum garajlar ardiye gibidir. Her tür işe yaramaz zannedilen , gereksiz görülen ne hazineler keşfedilebilinir bu yerlerde.

Bu durumda dayanamayıp o eski faturalardan bir kaç nüsha araklamak düşerdi tabiki rüyamdaki ahlaklı erdeme...
Çünkü kurulan paravan şirket ile bir kaç ayda milyarlarca fatura kesildikden sonra şirket kapatılmış , ancak belge ve eşyalar yer olmadığı gerekçesi ile masum bir tanıdığın garajına yığılmışdı, Denize nazır konutlarda keyif süren herkesin emrine münazır köşegenler nedense bir depo tutacak cesareti askıya almışdı...

Bu durumda saklanması gereken eski faturalar da bu şekilde güvenlik altına alınmış sanılmışdı, Oysa; Hasta olacak kişinin ayağına doktor gelirmiş derlerdi ....

Gün gelir devran döner. Bu nüshalar skandaldan da beter.. Hangi spor klübüne ne kesilmiş, ucu alışın verişin merkezlerine dek değermiş ..

Kiminin anası kanserden kiminin babası amansız hastalıkdan ilahi adalete zaten boyun eğermiş..

Tarih yazılmaz okunur derler. Şimdiki zamanı doğru şekilde ve ileride anlaşılabilir şekilde kaydetmeyenler geleceklerini oluşturamazlar.
Bir gün gelecek bu nüshalar rüyalardan çıkıp elden ele gezecek .
Hangi otoyol çiçeklendirmelerin kimleri ne hale getirdiği,
hangi kadının çenesinin hangi kadın tarafından da kırıldığının bedeli elbet belirlenecek..

Bunlarınki benim anamsenin ananı genelevinde görmüş misali
Ederi kadar değil bedeli kadardır ederi !

Terzi Yamağı
Barbaros Şansal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder