27 Ağustos 2009 Perşembe

Top'lu iğne 23

Çaktı yağmur yağdı şimşek!

Şaşırdınız değil mi?
Evet, çakacak artık yağmur tüm hiddeti ile yeniden bu topaklarda.
Hem de öyle bir çakma ki, çakallar bile şaşıp kalacak bu işe.

Mesela elektriğe zam bile çoktan yampirik çakaralmaz yolunu adeta koşar adımlarla tırıs tırıs almaya başlamış. Sanayiye yarım, konuta ise tam zam kapıda kalmayacak o yüzden. Sanayi-i nefise nasıl olsa imha ya!
Düşünsenize zengine az ama tek ampüllü konduya iki misli.
Ampül kararacak anlaşılan.
Yeniden idare lambası ile defikasyon sağlanacak.
Altı çocuklu aileden su parası almayacağım diyenler şimdi malum dinin kölesi olmuş kimsenin yüzüne bile bakamıyor hayalindeyiz..
Doksan’a doksan tekstilciler, otel odalarında buldukları yirmi santim arabezini de o eşarba ekleyip yüzon’a yüzon çıkar sağlayabiliyorlar. Elbette, bu da onlara yepyeni vizon mantoları ile en yeni vizyonları bağışlıyor.
Beş meslek kavramının (bkz: zagasözlük.com) terzi olan kaidesi çoktan hayali bir otomasyon rayına konmuş bile. Üstelik, ben terzi yamağını bile görmezden gelmeye çalışıyorlar.

Babaannemin ada vapurundaki anıları canlanıyor bu durumda zaruretden.
İstanbul işgal altında ve Beykoz’da şarapnel parçaları mahalle aralarından toplanmakta.
Hatta bolşevik’den kaçmış generaller, madalyalarını ekmek fırınlarında karınlarını doyurmak üzere harcamakta. Ada vapurunda da durum farklı değil hani. Milli duyguları kabarmış bir Rum, küçük kızı oturduğu yerden hoyratça savurup: Kalk ordan vraysi, Ben oturacağum! emirlerini hayasızca savurmakta.
Hey gidi nobran kimlikler.
Hepimiz hıra dağının andı olduk sanmayın sakın günün sonunda!
Hırvat tepelerindeki paslanmaz çelikden haçlara o kadar güvenmeyin.

Biliniz ki çarıklı erkanının tafrası çoktan Ayvansaray sularının akisine takıldı kaldı.
Yeni oluşumlara gebe bu coğrafya yakında şaha kalkar mı kalkar.
Şimşekler de yağar mı yağar.
Ve gerçek iblis suratlar, çoktan sivilce yani hafif İngilizce anayasadan ders alır mı alır..

Yine biliniz ki kafalar bir kere daha karıştırılıyor.
Rahmetli Nejat Eczacıbaşı’nın hayallerindeki ilaç fabrikalarının yüzde atmışı satılmış, yerine yapılan alışveriş merekzinde 14 000 euro’ya ithal elbise satılıyor.
Modern sanat amacı ile yapılan Feshane’de şenlik, üzerinde şer olan ve zordan satılmış, planlanmış açıkhava anfitiyatrosunun yerine süzülmüş sermayenin plazası yükseliyor.
Hem de ereksiyon halinde.

Ve yine biliniz ki bu durum komedisinin bu oyunun kapılarının açılış kapanışı bizi maymuna çevirmeye çalışıyor.

Türk Telekom kablonet adlı firmayı bulamayıp haklarını Türksat’a devrediyor.
Peki ya Türksat kimin acaba?

Cinderesi’nde cinnet geçirmiş başkanların yeğenleri ise gökdelen inşaatlarının tepesinden vicdanen rahatlayıp cenderlerininde intahara hazırlanıyor.

Çak bakalım şimşek şimdi eskisi gibi.
Ata’nın gözlerinde çakan şimşeklerden nasib alamamış cehalete yağdır bakalım tekrar oklarını.

Çanlar bugün kimin için çalıyor dersiniz?
Çanakkale keramik (!) teknolojisi için mi acaba?

Terzi Tamağı
2007 Eylülü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder