27 Ağustos 2009 Perşembe

Top'lu iğne 26 Giy giyebilrisen ?

Peki ya giydirmek?

O da bizim, yani dikişçilerin mesleği işte.
Ama sadece elbise değil biraz da laf giydirmek asıl mesele.
Nasıl olsa oynanan oyun, yüzlerce yıl cezayla yargılanan posterize bakanlara bir türlü hüküm giydirememekte!

Aksesuvar.
Kelimenin tam anlamıyla bedeni ve ölçüsü olmayan, ancak stili ve bedeli belli ama ederi olmayan statü belirleyici mal.
Örneğin, monogrami desenli meşhur Fransız Yahudisi, tren koltuk tamircisinin çantalarının yanısıra, duydunuz ki karılar, çer çöp atlayıp 300 euroluk gözlükleri açılmamış dükkanlardan kapışmakta. Askari ücret ise halkı altı delik iskarpine zorlamakta. Zaten; Dost başa düşman ayağa bakarmış ya.

120 000 ayakkabı işçimiz işsiz, aç ve sokakta.
Vitrinler ne idüğü belirsiz ve kalitesiz İthalyan mallarına boğulmakta.
Eee, mesele Yan olunca da Amerikan parlementosu da olacaktır zalim sorumlular arasında.
Pırlanta da KDV yüzde sıfır nasıl olsa.
Ama beşlik ambalajda halk ilaç bulmakta zorlanmakta.
Peki ya eğitimde durum ne acaba?
Yoksa ders kitapları da mı artık işe yaramaz aksesuvarize birliklerimiz arasında?

Kumaş,
İşin aslı elbette ki dokumasında.
İnce eleyip sık dokuyunca insan hayatı anlaşılacak nasıl olsa!
Azimle defikasyon sonunda getirir muhakkak erezyon değil mi ya?
Atkı ve çözgülerin arsında gezinen mekik misali hayat bizi aslında bilgiyle dokumakta.
Elyafın içeriğide oldukça önem taşımakta.
Örnek mi. T.C. Dünya Bankasına borçlu ülkeler arsında yüzde 9.3 ile ilk sırada..
Terkos Pasajında ise, bir tekliğe, kullanma talimatında ateşle yaklaşmayınız yazan genç kız giysileri pazarlanmakta… Hal bu olunca da, zan ayincilerimiz devletten derhal şok faiz indirimi talebinde bulubmakta. Söke söke alacaklardır da. Her devrin adamlarından bolca var basıl olsa…

Stil,
İşte en zor olanına geldik sonunda.
Hiç birşeyin sonradan olunmadığı öyle doğulduğuna hiç şüphe kalmamalı bu konumda. Çünkü, biz nice insanlar gördük ki üzerlerinde elbise yok, nice elbisler gördük ki içine adam yok! Hep bir başkası olma çabasıdır gidiyoruz vesselam. Feyz almak güzeldir ama taklit etmek asla! Orjinal de aslında ortadadır hala.
Külhan beyi, asilzade, ikoncan, zengin, ve ünlü olmak artık revaçta.
Ama yüzde seksen yüzde yirmiyi seçer.
Ve zamanı gelince de enter düğmesine parmak basma eylemi bir kez daha işler.

Renk,
Daltonizm kıvamındaki plotikacılarımız akım derken kakam der ve coğrafyanın asıl rengini belirler. Ancak halkın bir bölümü karaçarşaf, bir bölümü de beyaz yaka derdine düşer .
Oysa hani ruhumuz da kanımız da kırmızı beyazdı Mustafa Kemal Atatürk der.
Grileştirilen yaşantımıza bir de çeşitli sembol ve numarlar eklenerek desenlendirmeye çalışsalar da İşe yaramaz. Yaşlılığın yedi belirtisi yerine, tayfın 7 rengi nasıl olsa güneş var oldukça ışıldar. Saklanamaz.


Terzi yamağı
ekim 2007 si

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder